Türk-Alman Ticaret Sanayi Odası (TD-IHK), 01.04.2022 tarihinde Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar ile “Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması, İşletme Kazançlarının Vergilendirilmesi” konulu web seminerini gerçekleştirmiştir.
TD-IHK Genel Sekreter Yardımcısı Nalan Yetim’in moderasyonunda gerçekleşen online toplantının açılış konuşmasını yapan TD-IHK Genel Sekreteri Okan Özoğlu’nun ardından Prof. Dr. Sayın Funda Başaran Yavaşlar sözü almıştır. İlk etapta katılımcılara firmalarını ve faaliyet alanlarını tanıtma imkânı sunulmuş, sorular dinlenmiş ve bu çerçevede şirket profilleri çizilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında gelir üzerinden alınan vergilerde “Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması” mali engelleri ortadan kaldırarak karşılıklı ekonomik ilişkileri geliştirmek ve vergi konularındaki iş birliklerini güçlendirmek adına imzalanmıştır. Anlaşma çerçevesinde kapsanan kişilerin, Akit Devletlerden birinin veya her ikisinin mukimi olan kişiler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sayın Funda Başaran Yavaşlar, anlaşmanın uygulanacağı mevcut vergilerin Türkiye Cumhuriyeti’nde gelir vergisi ve kurumlar vergisi, Almanya Federal Cumhuriyeti’nde ise gelir vergisi (Einkommensteuer), Kurumlar vergisi (Körperschaftsteuer), Ticaret vergisi (Gewerbesteuer) ve bunlarından üzerinden alınan ek vergiler şeklinde olduğunu dile getirmiştir.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması kapsamında, kurumun tasviri her bir ülke bakımından değişiklik göstermekle beraber, Türkiye hukuku bakımından Kurumlar Vergisi Kanunu 1. Maddesine göre anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş yani hisseli şirketler olmak üzere sermaye şirketlerinin kazançlarının kurumlar vergisine tabi olduğunu söyleyen Sayın Prof. Dr. Yavaşlar, Almanya hukuku bakımından ise Aktiengesellschaft (AG), Gesellschaft mit beschränkter Haftung (GmbH), Kommanditgesellschaft auf Aktien (KGaA), Genossenschaft veyahut Kooperative gibi sermaye şirketlerinin kurum olarak karşımıza çıktığından söz etmiştir.
Anlaşmanın amaçları bakımından 5. Maddeye göre “işyeri” teriminin, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına geldiğini açıklayan Prof. Dr. Yavaşlar, çifte vergilendirmeyi önleme konusunda işyeri kavramının önemini altını çizerek vurgulamıştır. “İşyeri” terimi, yönetim yeri; şube; büro; fabrika; atölye ve maden ocağı, petrol veya doğal gaz kuyusu, taş ocağı veya doğal kaynakların çıkarıldığı herhangi bir yeri kapsamına almaktadır. Aynı zamanda, altı ayı aşan bir süre devam eden bir inşaat şantiyesi, yapım, montaj veya kurma projesi veya bunlara ilişkin gözetim faaliyetleri de işyeri olarak sayılmaktadır.
Bir işletmenin merkezi nerede ise merkezin bulunduğu devletin vergilendirme yetkisine sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavaşlar, bu çerçevede Almanya mukimli bir şirketin kazançları bakımından vergilendirme yetkisinin Federal Almanya Cumhuriyeti’ne ait olduğunu dile getirmiştir. Bu kapsamda istisnai bir durumun varlığına da dikkat çeken Prof. Dr. Yavaşlar, Almanya’daki bir GmbH’nın Türkiye’de bir işyeri söz konusu ise, bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin de vergilendirme yetkisi olduğundan bahsetmiştir. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti’nin söz konusu GmbH’nın yalnızca Türkiye’de bulunan işyeri üzerinden elde edilen kazançları vergilendirebildiğini de eklemiştir.
Ülkeler arasında yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının yapısal anlamda birbirleri ile benzerliklerinden söz eden Prof. Dr. Yavaşlar, bu çerçevede var olan ikamet ilkesine ağırlık veren OECD modeli ve kaynak ülkesine ağırlık veren Birleşmiş Milletler model anlaşmaları hakkında da bilgiler vermiştir.
Dijitalleşmenin de artması ile özellikle son dönemlerde karşımıza çıkan sorularda, web sayfası veyahut serverlar hususunda sözleşmede herhangi bir düzenleme olmadığını açıklayan Prof. Dr. Yavaşlar, OECD modellemesinde web sayfası ve server arasında bir ayrım yapıldığını, bu çerçevede web sayfasının hiçbir şekilde işyeri olarak kabul edilmediğini, serverların sahibinin işletme olması şartında ise işyeri olarak sayılabileceğine de değinmiştir.
Dijital hizmet vergisinin Türkiye’de uygulandığını aktaran Prof. Dr. Yavaşlar, çok uluslu işletmeleri kapsamı içerisine alan bu verginin Almanya’da uygulanmadığını söylemiştir. Bu bağlamda, Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında özel bir tanımlama olmamasının ve özellikle şirketlerin son yıllarda dijital ortamda pek çok hizmet sunuyor olmalarının da pazarından yararlanılan devletin vergilendirme yapamamasına yol açtığını aktarmıştır.
Prof. Dr. Yavaşlar Anlaşmanın 7. Maddesine değinerek, işyerinin kazancı tespit edilirken söz konusu işyerinin Almanya’daki şirketten tamamen bağımsız düşünülmesi ve karının ona göre hesaplanması gerektiğini, bir işyerinin kazancı belirlenirken ise yönetim ve genel idare giderleri de dahil olmak üzere, işyerinin amaçlarına uygun olan giderlerin indirilmesine müsaade edildiğini aktarmıştır.
Son olarak Anlaşmanın 22. Maddesinden de bahseden Prof. Dr. Yavaşlar, bu çerçevede istisna yöntemi olarak Türkiye’de vergilendirilmiş olan bir kazancın Almanya’da hiçbir şekilde vergilendirilmediğini, Almanya’daki matrahın tamamen vergiden istisna edilmesi gerektiğini de açıklamıştır. Buna karşılık, istisna yönteminin mahsup yönteminin uygulanmadığı durumlarda var olduğunu, mahsup yönteminin de Türkiye’de vergilendirilmiş olan kazancın Almanya’daki GmbH’nın kazancına dahil edilmesi sonrası, Türkiye’de elde edilmiş olan kazanç için Türkiye’de ödenen verginin Almanya’da hesaplanmış olan vergiden indirildiğini yani mahsup edildiğini de anlatmıştır.
Toplantı sonunda katılımcıların soruları cevaplandırılmıştır.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması hususunda değerli bilgilerini bizlere aktaran Prof. Dr. Sayın Funda Başaran Yavaşlar’a ve tüm katılımcılara etkinliğimize gösterdikleri ilgi için teşekkür ederiz.